Propolis.
Propolis,
arıların bitki filiz ve tomurcuklarından topladığı, kovan giriş
deliğine, çatlak ve kırıkları kapattığı, antibakteriyal,
antiviral, antifungal, antioksidan, antiparazitik özelliklere sahip
yapışkan ve reçinemsi bir maddedir.
Propolisin
ham maddeleri, arılar tarafından değişik bitkilerden toplanır ve
ağızlarındaki tükürük enzimleriyle kısmen sindirilir. Kısmen
sindirilen çeşitli maddeler balmumu ile karıştırıldıktan sonra
kovanda kullanılır. İçerisinde biraz polen bulaşığı da
bulunabilir.
Propolisin
Fiziksel Özellikleri
Renk:
Bitki türüne bağlı olarak renk, sarıdan, koyu kahveye kadar
değişir.
Propolis,
60-70 °C'de sıvı, 25-45 °C'de yumuşak ve yapışkan, 15 °C
altında ise, katı kırılgandır.
Propolis,
etanol, glycol ve suda belirli oranlarda çözünür
Propolisin
Yapısı ve Bileşimi
Propolis örneklerinde, bitkisel kaynağa bağlı olarak, 150-200 bileşik veya kimyasal saptanmıştır. Bunlardan bazıları: Flavonlar ve flavonoidler, terpenler ve terpenoidler, aromatik asit ve esterleri, alifatik asit ve esterleri, amino asitler, alkoller, aldehitler, kalkonlar, ketonlar, hidrokarbonlardır. Ayrıca, bazı vitaminler (B1, B2, C ve E) bulunur. Bileşiminin büyük bir kısmını, flavonoitler oluşturur. Bu bileşikler, bitkiler aleminde yaygın olarak bulunur. Bunların nispetleri değişmekle beraber, ortalama % 50 reçine, % 30 mum, % 10 esansiyel ve aromatik yağlar, % 5 polen, % 5 diğer maddeler ve organik kalıntılardan ibarettir.
Propolis,
sağlık için vücut yoluyla alınması gereken 22 besini bünyesinde
taşıması açısından, içinde bulunduğumuz yüzyıl da
keşfedilen mükemmel doğal ilaç olarak kabul edilmiş ve önem
kazanmıştır.
Propolisin,
insanlar üzerinde olumlu etkisini gösterdiği hastalıklar:
Beriberi, deri ülseri, ağız yaraları, diş ağrısı, burun
iltihabı, mide ülseri, böbrek bozuklukları, İYE (idrar yolu
enfeksiyonu) iyi huylu tümör, kist, damar sertliği, diabet, kemik
erimesi, kırıkların kaynaması, sedef, sinir ucu iltihabı,
sivilce, egzama, vajinal ve rahim iltihaplanması, şeker hastalığı,
nefes darlığı, çeşitli yaralar, cilt kanseri, menopoz dönemi
kemik erimesi, astım, bronşit, romatizmal ağrılar, tüberküloz,
mikrobik rahatsızlıklar, parkinson, hemeroid, akciğer kanseri,
grip, uçuklar, gastrit, oniki parmak ülseri, orta kulak iltihabı,
ÜSYE (üst solunum yolu enfeksiyonu), baş ağrısı, güneş
yanığı, akne olarak sıralanabilir.
Propolis;
antibakteriyal, antiviral, antifungal, antioksidan, antiparazitik
özelliklere sahip bir maddedir.
Propolis
bir çok ilacın aktif maddesi olan bitkisel flavonoidler,
antioksidanlar ile biyolojik aktif maddelerden oluştuğu için tıp
alanında geniş bir kullanımı olan üründür. (Ankara
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi profesörlerinden Murat
Kartal’ın, doçentlik dönemi yaptığı araştırmalardan biri
propolis ve etken maddelerine yöneliktir) Yapılan çalışmalarda
düzenli ve sürekli olarak propolis alınması durumunda sindirim,
solunum ve dolaşım sistemindeki hastalık etmenlerini yok ettiği
ve internal toksinleri vücuttan attığı tespit edilmiştir.
Propolisin uzun süreli kullanımı, sentetik antibiyotiklerine
aksine, zararlı bakterilerde direnç oluşturmamaktadır.
Tarihi
ve Tedavide Kullanımı
Eski Mısırlıların ölülerini mumyalamakta, Yunanlılar ve Romalılar'ın yaraları tedavi etmekte kullandıkları, tarihi kayıtlardan bilinmektedir. Propolisin tıbbi alanda kullanımı çok eski çağlara uzanır. Hipokrat, propolisin, deri ülserlerinin ve sindirim sisteminin tedavisinde kullanıldığını söylemiştir. Anadolu'da da geleneksel olarak insanlarda ve çiftlik hayvanlarında ayak ve deri problemlerinde, yaraların iyileştirilmesinde, çıbanlarda kullanıldığı bildirilmektedir. Avrupa'daki 12. Y.Y. kayıtları propolisin, medikal preparatların, ağız ve yara enfeksiyonlarının tedavisi ve diş sağlığı için kullanımından bahseder.
Tıpta Kullanımına Örnekler
Propolis spreylerinin, solunum yoluyla alındığında romatizmaya ve astıma iyi geldiği, gut hastalığının tedavisinde ve sinirleri yatıştırmada kullanıldığı bildirilmektedir(Krell, 1996). Bunların yanında propolisin, beyin cerrahisinde kanamayı engellediği, yine % 2'lik propolisin, genel olarak merhemlerin antibakteriyel etkilerini artırdığı bildirilmektedir (Ghisalberti, 1979).
Propolisin, bazı kanser türlerinde kullanımı, yapısındaki cynamic asit ve terpenoidlerin, sitotoksik(hücre için zehirli) aktivitesi ile ilgilidir. Bu yönüyle propolis, bağırsak, böbrek, meme, burun ve farenks (yutak) kanserlerinde başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Uruguay menşei’li propolisle yapılan bir çalışmada, meme kanserini yavaşlattığının bulunması, bu yargıyı güçlendirmektedir (Novatny et al, 1999).
Çin'de, Lian Yun Gang'ın Worker's hastanesinde Dr. Fang Zhu, hipertansiyon, damar tıkanıklığı, koroner kalp rahatsızlığı olan 45 hasta seçmiş ve bu hastalara, 30 gün boyunca günde 3 defa 300 mg propolis vermiştir. Bu süre sonunda hastaların kolesterol düzeylerinde belirgin düşüşler gözlenmiştir.
Yapılan çalışmalarda, düzenli ve sürekli olarak propolis alınması durumunda; sindirim, solunum ve dolaşım sistemindeki hastalık etmenlerini(patojenleri) yok ettiği, internal toksinleri vücuttan attığı saptanmıştır. Özellikle Japonya'da yapılan klinik çalışmalarda, 3 ay ile 1 yıl sürekli bir şekilde alınan propolisin, çeşitli internal kanser hücreleri üzerinde etkili olduğu saptanmıştır.
Bu
konuda Türkiye'de de ciddi çalışmalar başlamıştır.
Karadeniz
Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı
Başkanı Profesör Dr. Orhan Değer, 2000 yılından bu yana
yürüttüğü çalışmalar sonucu, Arı ürünlerinin yararlarını
sınıflandırırken, Balın antioksidan özelliğinin 1 kabul
edilmesi halinde, polenin antioksidan özelliğinin 2,5, propolisin
antioksidan özelliğinin ise 10 olarak kabul edilebileceğini
söylemektedir.
Aynı
zamanda Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı da olan Prof. Dr. Orhan
Değer, propolisin hastalıklarda kullanılmasından önce, özellikle
koruyucu olarak kullanılması gerektiğini anlatıyor. Propolisin
bağışıklık sistemini güçlendirerek etkisini gösterdiğini
anlatan Değer; kuş gribinde propolisin denendiğini ve düzenli
kullanılması halinde gribe yakalanılmadığını ya da çok hafif
olarak atlatıldığını ifade ediyor.
Profesör Orhan Değer, dünyada Brezilya propolisi ve Şili propolisi olarak tanınan ürünün artık Türk Propolisi diye dünya tıp literatürüne girdiğini ve su ile hazırlanan propolis ekstraktının, Alkol ile çözülen propolis ekstraktından daha etkili bir koruyucu olduğunu söyledi. (Prof. Orhan Değer'in Propolisi tanıtan, yaklaşık 17 dakikalık videosu:http://www.organikpropolis.com.tr/prof-dr-orhan-deger-organik-propolisi-anlatiyor/)
Profesör Orhan Değer, dünyada Brezilya propolisi ve Şili propolisi olarak tanınan ürünün artık Türk Propolisi diye dünya tıp literatürüne girdiğini ve su ile hazırlanan propolis ekstraktının, Alkol ile çözülen propolis ekstraktından daha etkili bir koruyucu olduğunu söyledi. (Prof. Orhan Değer'in Propolisi tanıtan, yaklaşık 17 dakikalık videosu:http://www.organikpropolis.com.tr/prof-dr-orhan-deger-organik-propolisi-anlatiyor/)
(Prof.
Erdem Yeşilada Propolisin antibiyotiğin etkisini arttırma ve
bağışıklık sistemine ilişkin etkilerini anlatan 2'.30"luk
açıklaması:
https://www.facebook.com/bypropolis/videos/1648412842052788/)
İstanbul
Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu
propolisteki
antioksidan özelliğin hücrelerin yaşlanmasına neden olan serbest
radikallerin oksijenle yıkımına karşı korunma sağladığını
anlatıyor ve "Propolisin içerdiği bileşikler, onu dünyanın
en güçlü
antioksidan
kaynağı
yapmaktadır" diyor.
Erzurum
Teknik Üniversitesi öğretim üyesi, Doç. Dr. Hasan Türkez de,
propolisin akciğer kanserlerini önleyici etkisine dikkat çekiyor
ve Karaciğer kanserinin önlenmesi alanındaki uluslararası
çalışmalarını anlatıyor.
("https://www.youtube.com/watch?v=XNdIkQ4ETPg&feature=youtu.be")
Uludağ
Üniversitesi Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Ana
Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Oruç,
arılardan elde edilen propolisin, özellikle kanser, karaciğer,
sedef, mide, ülser hastalıklarının hücrelerini önemli bir
ölçüde yok ettiğini ifade ediyor...
Prof.
Hasan Hüseyin Oruç'un yaptığı çalışmalara göre; Propoliste
analizi yapılan fenolik bileşikler ve yararlı etkileri şöyle:
"Gallic
acid: Antikanser, antibakteriyal
Catechin:
Antikanser, antioksidan, antidiabetik, antispazmodik, antiülser
Caffeic
acid: Antibakteriyal, antikanser, antiviral, antioksidan,
antiülser,
Hyperoside:
Antioksidan
Ferrulic
acid: Antibakteriyal, antikanser, antioksidan, antiülser,
antidiabetik
Quercetin:
Antibakteriyal, antikanser, antiviral, antiinflamatuar,
hapatoprotektif antidiyareik
Cinnamic
acid: Antibakteriyal, antikanser, antiülser Naringenin:
Antibakteriyal, antikanser, antiviral, antiülser, antidiyareik,
antiinflamatuar
Apigenin:
Antibakteriyal, antikanser, antiviral, antiinflamatuar,
antiülser, antidiyareik
Kaempferol:
Antibakteriyal, antikanser, antioksidan, antidiabetik,
kardiyoprotektif, antiülser
Chrysin:
Antikanser, antiviral, antiinflamatuar, antimutajenik
Galangin:
Antibakteriyal, antikanser, antiviral, antifungal
Pinocembrin:
Antibakteriyal, antioksidan, antiinflamatuar, antifungal
Cafeic
acid phenylethyl ester (CAPE): Antibakteriyal, antikanser,
antiviral, immunomodülatör, antioksidan, antiülser, antidiabetik"
Ankara
Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Farmakoloji ve Toksikoloji
Anabilim Dalı ile Veteriner Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı,
öğretim üyeleri "Propolisin Sitotoksik Etkisinin Glioma Hücre
Hattında (F98) Araştırılması" başlıklı bir çalışma
yürütüyorlar.
Kanserle
mücadele açısından çok önemli olan bu araştırmanın sonuç
bölümünde; "Propolisin glioma hücrelerindeki sitotoksik
etkinliği, farklı ülkelerdeki propolisin (Portekiz, Brezilya)
farklı glioma hücreleri üzerindeki etkinliğine göre daha yüksek
bulundu." deniliyor.
propolisin
yararlarını gördükten sonra sorulacak soru; "Propolis'i
nasıl temin edebiliriz? Ve propolisi nasıl kullanabiliriz?"
olacaktır.
Propolisi ticari yollardan temin edebilirsiniz. Propolisli diş macunundan propolisli bala kadar çok geniş bir yelpazede propolisi bulmanız mümkün...
Propolisi ticari yollardan temin edebilirsiniz. Propolisli diş macunundan propolisli bala kadar çok geniş bir yelpazede propolisi bulmanız mümkün...
1/Propolis
Ekstraktı: Propolis, laboratuvarda işlemden geçirilip
damıtılarak ve belirli kimyasal işlemlerden geçirilerek
saflaştırılır.
2/Toz
halde kullanım:
Parçacıklar halindeki propolis derin doncurucuta
kristalleştirildikten sonra kahve makinesi benzeri kırıcıdan
geçirilerek toz haline getirilip öylece kullanılabilir.
3/
Doğrudan kullanım:
Parçacıklar halindeki propolisi ağzınızda emerek ya da ekmek
arasında çiğneyerek veya hap gibi yutarak da kullanabilirsiniz.
Toz haline getirdiğiniz propolisi, bala ya da yoğurda karıştırarak
kullanabilirsiniz. Bunun yanında çevrenizdeki arıcılardan temin
edeceğiniz propolisi de kullanabilirsiniz.
Arıcılardan
temin edeceğiniz propolise gelince o zaman bilmeniz gereken,
propolisin nasıl toplandığıdır.
Arıcılar propolisi iki şekilde elde ederler.
Arıcılar propolisi iki şekilde elde ederler.
1/
kovan temizliği sırasında.
2/
propolis kapanlarıyla.
1/
Arıcıların kovan temizliği sırasında, el demiri ile kazıyarak
elde ettiği propolisin temizlenmesi ve saflaştırılması çok zor
bir işlemdir onun için bu tür propolis teminini vatandaşa
önermeyiz.
2/
Propolis kapanı dediğimiz, ana arı ızgarasına benzeyen ızgara
aracılığı ile toplanan propolis ise saf denecek kadar temizdir ve
içinde sadece ve sadece balmumu karışmış olabilir. Bu propolisi
kullanabilmeniz son derece kolaydır. Propolis kapanıyla toplanan
propolis, ızgaranın yapısı gereği küçük parçacıklar
halindedir. Oda sıcaklığında 18 ay boyunca bozulmadan
saklanabilir.
İnternet
ortamından rahatça bulabileceğiniz bu kullanım şekillerinden
sonra benim görüşlerimi soracak olursanız; söyleyebileceklerim
özetle şöyledir:
Öncelikle
propolisi mucize bir ilaç olarak düşünmemeniz, bağışıklık
sistemini güçlendirici, koruyucu bir besin desteği olarak kabul
etmenizdir.
Propolisin
ilaç haline getirilmesi çabaları devam etmektedir ve hangi
hastalığa hangi dozda kullanılacağı konusunda kesinleşmiş
bilgiler yoktur ve ilaç niyetine kullanılmasının düşünülmesi
halinde; bu konuda çalışma yapan uzman hekimlerin tavsiyesine
ihtiyaç vardır. Çünkü: Prof Hasan Hüseyin Oruç'un deyişiyle;
"Hekimlerin propolis ve arı ürünleri konusunda genelde bilgi
ve deneyimleri yetersizdir. Propolis üretiminde etil alkol ve su
bazlı üretimlerde ürün kaliteli üretildiğinde sağlık üzerine
yararlı etkileri görülmektedir. Ancak, bazı eksik ve farklı
anlayışlar bulunabilmektedir, bunun bilimsel bir zeminde
netleştirilmesi gerekmektedir. Su ve etil alkol ile üretilen
ürünlerin zaman içinde kullanım alanları ve miktarlarıyla
ilgili çalışmaların artması gerekmektedir. "
İkinci
olarak; ham propolis değil, su bazlı da olsa; alkol esaslı da
olsa, propolis ekstraktını kullanmanızdır. Çünkü:
Uzmanlar, ham propolisin doğrudan kullanılmasının sakıncalı
olduğu yolunda uyarılarda bulunmaktadırlar.
Ege
Üniversitesi'nden Ozan Aldemir, Muğla Arıcılık Kongresinde
(Kasım 2016) sunduğu; "Propolisin Anti-Inflamatuar Aktivitesi
Üzerine Ekstraksiyon Yönteminin Etkisi " başlıklı
tebliğinde "Propolis ham olarak kullanılamadığından dolayı,
çözücüler ile ekstrakte edilerek saflaştırılmalıdır."
diyor ve ilave ediyor; "Farklı çözücüler ile propolisteki
farklı bileşenler ekstrakte edileceği için ekstraksiyon yöntemi
propolisin aktivitesini etkileyebilir."
Profesör
İbrahim Saraçoğlu da, propolisin olduğu gibi değil; ekstraktının
kullanılması gereğine dikkat çekiyor.
"Video'un
1'.30"dan sonraki bölümü propolisin yararları ve kullanımına
aittir. https://www.youtube.com/watch?v=rx13LZZtZ4g&feature=youtu.be
)
Propolis
ekstraktına tamam da ne kadar kullanacağız dediğinizi duyar
gibiyim.
Propolis
ekstraktında, çözücü farkı ve çözdürülen propolis oranları
arasında bir standart olmadığı gibi, dozajlar konusunda da bir
standart yoktur. Prof. İbrahim Saraçoğlu; 10 damladan söz
ederken, Prof. Hasan Hüseyin Oruç; "Belirlenmiş ve kısmen
standardize edilmiş bir miktar bulunmamaktadır. • 10 kg vücut
ağırlığı için bir damla gibi bir öneri dozu bulunmaktadır •
Ancak bu kullanım miktarı; - hangi hastalığın tedavine yardımcı
olmak için, - hangi çözeltiyle hazırlanmış propolis için, -
hangi propolis: çözücü oranı için (1:2, 1:5), - propolis
içindeki bulunan hangi fenolik bileşik ve miktarları için olduğu
belli değildir. Peki bu doz propolisin kalitesi bilinmeden neye göre
belirlenmektedir? Ancak bu konulara genel olarak hakim uzman kişiler
ve kullanım amacına bağlı olarak uzman hekimler tarafından bu
dozun belirlenmesi gerekir." demektedir.
Prof.
Orhan Değer de su bazlı propolis için; her beş kiloya bir damla
önerisinde bulunmaktadır.
O
zaman bu konuda söyleyebileceğim tek şey; propolisi hangi
kuruluştan alıyorsanız, onun tavsiyesine uymanızdır.
Bu
arada, "ham propolis" ile "toz propolis"
arasındaki ayrıma da dikkati çekmem gerekiyor. Yazının başında
da belirttiğimiz gibi; "Propolis, 60-70 °C'de sıvı, 25-45
°C'de yumuşak ve yapışkan, 15 °C altında ise, katı
kırılgandır." Yani propolisin oda sıcaklığında toz
halinde bulunması mümkün değildir. Derin dondurucudan (veya
buzdolabından) çıkardığınız propolisi kazıyarak veya
kırıcılarla toz haline getirmeniz mümkündür ve bu uygulama; ya
bala karıştırmak veya ekstraktının hazırlanması için ön
hazırlık olarak yapılmaktadır. Bu toz haline getirilen propolis
kısa sürede yapışıp toz halini yitirmektedir.
Bu
gerçeğin ışığında; aktarlarda toz halinde satılan propolisin
doğal propolis olmayacağının bilinmesi gerekir. (Toz şekerden
yapılan pudra şekerinin topaklanmaması için içine nişasta
katıldığı gerçeğini hatırlatmak isterim.)
Şimdi
soracağınız soru şu olacaktır diye düşünüyorum. "Alkol
esaslı propolis mi? Su bazlı propolis mi?"
Aslında
bu sorunun net bir cevabı yok. Bilim adamları bu konuda farklı
görüşler ileri sürüyorlar. Bu konudaki çalışmalar
tamamlandığı zaman; hangisinin daha iyi olduğu değil,
hangisinin hangi hastalıklara karşı kullanılacağı gündeme
gelecektir diye düşünüyorum.
Bu
kanıya nereden vardın diyecek olursanız; Prof. Hasan Hüseyin
Oruç'un; "Propolis üretiminde etil alkol ve su bazlı
üretimlerde, ürün kaliteli üretildiğinde, sağlık üzerine
yararlı etkileri görülmektedir. Ancak, bazı eksik ve farklı
anlayışlar bulunabilmektedir, bunun bilimsel bir zeminde
netleştirilmesi gerekmektedir. Su ve etil alkol ile üretilen
ürünlerin zaman içinde kullanım alanları ve miktarlarıyla
ilgili çalışmaların artması gerekmektedir. Türkiye’deki
propolis kaynaklarının genellikle kaliteli olduğu
görülmektedir/tespit edilmiştir," sözlerine güveniyorum.
Yine
Prof. Hasan Hüseyin Oruç hoca'nın, propolisin içindeki etken
maddelerin, farklı çözücülerle, farklı oranlarda çözülmesine
ilişkin sonuçlara dikkati çekmek istiyorum. Yani propolisle ilgili
araştırmalar belli bir aşamaya ulaştıktan sonra, su bazlı
propolisin hangi hastalıklara; alkol esaslı propolisin hangi
hastalıklara iyi geleceği yolundaki açıklamaları ve hattâ;
hangi hastalıkta hangi propolis ekstraktının ne kadar kullanılması
gerektiği noktasına gelineceğini düşünüyorum.
O
zamana kadar propolisi güvendiğiniz kişi ve kuruluşlardan almaya
devam ediniz. Ama onu mucize bir ilaç gibi değil, bağışıklık
sistemini koruyucu, güçlendirici bir besin desteği olarak kabul
ediniz. Hepinize sağlıklı günler dilerim.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder