29.10.09

Devlet, Arıcılığa Destek Oluyor mu?

Arıcı Metin'in değerli izleyicileri, bugün bu soruya cevap bulmaya çalışacağız...
Türkiye'nin arıcılık konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğunu biliyoruz. Kovan sayısı itibariyle dünyanın 3'üncü, bilemedin 4'üncü ülkesi olduğu her yerde söyleniyor... Tarım Bakanlığının yayınlarını incelerseniz bu gerçek burada da dile getiriliyor. Hadi biz biraz daha kötümser olalım ve 5'inci 6'ncı sıralarda olduğumuzu söyleyelim... Yani ne kadar kötümser olursak olalım dünyada ilk 10 içindeyiz...
Peki o zaman şu soruyu soralım, Kovan sayısı itibariyle dünyada ilk 10 içinde olan Türkiye Cumhuriyeti bu gücünü kullanmayı biliyor mu? Dünya arıcılığına yön verebilecek bir Türkiye, bu gücü ülke kalkınmasında etkin bir şekilde kullanabiliyor mu?
Aslında bu soruyu biz arıcılar, kendi kendimize de sorabiliriz ve sormalıyız da! Ne de olsa önce iğneyi kendimize sonra çuvaldızı başkasına batıralım! Türkiye'de arıcılar yeterince bilinçli mi?
Evet, internet sitelerinde arıcılıkla ilgili blogları incelemeye kalkarsanız, dünyadaki benzerlerinden hiç de aşağı olmadığını, bilgisini saklamak yerine paylaşmaktan zevk alan arıcıların sayısının çok fazla olduğunu görürsünüz... İsmini bir anda sayamayacağımız kadar çok arıcı kendi bloglarında yaptıkları her deneyi her çalışmayı diğer arıcı arkadaşlarla paylaşıyor, tartışıyor ve bilginin çoğalması için ciddi ölçüde çaba gösteriyor. (Bu arada tartışma adabını unutup bel altına vuran bazı arkadaşlarımız da yok değil ama Allahtan sayıları fazla değil!)

Yine bu arıcı arkadaşlar, arıcılığı öğrenmek isteyenlere ellerinden geldiğince yardımcı olmaya da çalışıyorlar. Yani yeni arıcı adaylarını kendilerine rakip değil kendi hobilerine katılan bir kişi olarak görüyorlar...
Özetleyecek olursak, modern arıcılığın gereklerini yerine getiren çok sayıda arıcımız var! Ancak arıcılıkla ilgili politikaları yöneten, yönlendiren devlettir ve devletin bunu yaptığı tartışmalıdır... Önce aşağıdaki satırlara bir göz atın; sonra ne demek istediğimizi anlatalım:
“Diğer yandan tarımı gelişmiş ülkelerde arıcılık, arı ürünleri üretimi yanında hatta daha önemli olarak, bitkisel üretimde miktar ve kalitenin artırılması amacıyla yapılmaktadır. Örneğin, ABD'de bitkisel üretimde bulunan üreticiler üretim yaptıkları bitkilerde tozlaşmanın sağlanması için arıcılara 41 milyon $ arı kirası öderlerken, buna karşılık kendileri arıların üretimlerine katkısından 3.2 milyar $ kazanmaktadırlar. Yine ABD'de yapılan bir başka çalışmada; 40 dolayındaki bitki türünden elde edilen toplam 30 milyar $'lık ürün değerinin yaklaşık 1/3'ü olan 10 milyar $'ın bal arılarından dolayı sağlandığı bulunmuştur. Diğer yandan bal, propolis, arı zehiri, arı sütü gibi arı ürünleri pek çok ülkede "Arı Ürünleri ile Tedavi" anlamına gelen "Apiterapi"de kullanılmaktadır.”
Bu satırlar, “YAY ÇEP” yayınları arasında yer alan “ARICILIK” kitabında yer almaktadır. Yani sizin anlayacağınız, Tarım Bakanlığında görevli elemanlar, arıcılığın tarımsal üretimdeki artışa katkısının ne olduğunu çok iyi bilmektedirler.
Peki Türkiye Cumhuriyeti tarımsal üretim artışı için böylesine önemli arıcılığı, teşviklerde dikkate almakta mıdır?
Mesela: Tarım Bakanlığı verilerine göre, arının girdiği ay çiçeği tarlasında tane doluluk oranı yüzde 40 civarında artmaktadır. O zaman Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, ayçiçeği üretiminde teşviki, tarlasına yeterli sayıda kovan koyduran çiftçiye verirse ne olur? Hem arıcı kazanır hem de üretim artışı nedeniyle çiftçi kazanır. Peki bundan Türkiye'nin kazancı ne olur, üretim artışı nedeniyle ayçiçek yağı ithali azalır ve ülkemizden gidecek dövizler yurtta kalır..
Özetlersek; Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri tarımsal teşvikleri, arıcılığın bitkisel üretimde yeterli tozlaşmanın sağlanması amacıyla kullanması gerekmektedir.
Apiterapi ile ilgili bir devlet politikası olup olmadığını sormuyoruz! Çünkü Sağlık Bakanlığı'nın böyle bir düşüncesi olmadığını biliyoruz. Daha da kötüsü, Türkiye'de herşeyin diplomaya bağlandığını, böylesi çalışmaların hemen “tu kaka” edileceğini düşünüyoruz.
Sözün özü; Türkiye'de ARICI var ama ARICILIK POLİTİKASI yok!

3 yorum :

Hüseyin Basri ÇALIŞKAN dedi ki...

Merhaba.. METİN bey. değindiğiniz konu çok güzel. uzun uzun tartışılacak bir konu maalesef ki yazılanlar doğru fakat neler yapılabileceğini tartışmak yerine birbirimizi baltalamak için ugraşınca bu tablo ortaya çıkıyor. sürekli olarak birşeyleri eleştirip iyide olsa kötüde olsa karşı durmak bizim adeta işimiz olmuş. işin siyasi boyutuna gelince sadece arıcılığın değil tarımın da bittiğini görüyoruz.. ülkemiz pek çok konuda dünya lideri olacak metaryallere sahipken kendi ülkesinden çalınanları para ödeyerek satın almak zorunda olan insanımız nedense hala akıllanmadı..dünya düzeni böyle diyerek halada kendimizi yabancı sermaye satar olduk.. çalışmayı kendimiz için ülkemiz için çalışmayı unutup para için çalışmaya para için yaşamaya başladık. kimse tarımda çalışmak istemiyor asfalt yolları olan şehirlerde yaşamak rahat koltuklarda oturmak herkesin hayali olmuş ama hakkını vererek yarınını düşünerek çalışmak yok ... buyrun en ücra köye gidelim kapılarda tavuk yok hepsi bakkaldan yumurta alıyor. sütünü yurt dışından gelen süt tozuyla üretilmiş kutularda içiyor köylü bile.. her sene milyonlarca dolar ilaç alınıyor yurt dışından ama birtek önemli aşının ilacın üretimi bile yapılmıyor bizde bunları üst üste koyunca ben arıcılığa ve arıcıya yapılanları çok bulmuyorum.. ateşin yakmayacağı odun yok derler. yangınlara düşmüşüzde yanmayı bekliyoruz işte o kadar..

Taşkın ÖZŞAHİN dedi ki...

selamlar
güzel ve ilginç konuya değinilmiş
arıcılar arasında gazeteci olması işimizi kolaylaştıracak gibi
baaşrılar

ismail boz dedi ki...

yazınız için teşekkür ederim.benim sizden bir ricam olacak fortif yüklenen arı videolarının bana linkini yollarsanız sevinirim.
arici1985@hotmail.com