3.2.11

Arıcı Arkadaşlar ve Tüketicilerimiz Dikkat Edelim

Arıcı Metin'in değerli izleyicileri ; Yapay tatlandırıcıların halkımıza ve arıcılara ne kadar zarar verdiğini yazmış, arıların mutasyona uğradığı haberini de sizlerle paylaşmıştık.



Habertürk Gazetesi, son günlerde Nişasta bazlı şekerin Türk halkını ve özellikle çocuklarımızı nasıl tehdit ettiği yolunda bir yazı serisi başlattı. Bu arada Fatih Altaylı'nın köşesinde yayınladığı bir bölüm de doğrudan biz arıcıları ilgilendiriyor. Önce onu sizlerle paylaşalım:


"Arılara bile fruktoz

ANG Vakfı Arıcılık Danışmanı Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet İnci, ilginç bir bilgi yolladı. Fruktoz denilen ve genetik değişime uğratılmış mısırdan üretilen sözde şekerin nerelere kadar sirayet edip sağlığımız üzerinde nasıl bir “görünmez tehlike” oluşturduğunu görmemiz açısından önemli bir bilgi. Bakın ne diyor İnci: “2000’li yıllardan önce ağırlıkla çam balı olmak üzere yıllık bal ihracatımız 6-7 bin tonlar civarında iken, 2002 yılında ihracat aniden patladı ve 18 bin ton oldu; 2003 yılında ise 22 bin ton. Herkes bal ihracatı patladı diye sevinirken, biz arıcılar bu kadar balın nereden çıktığına akıl erdiremedik. Avrupa’ya ihraç edilen balların mısır şurubu olduğunun anlaşılmasıyla bu ürünler 2003 ve 2004’te iade edildiler. Bu şuruplar iç piyasaya verildi ve Türk halkı bu şurupları bal diye yedi. 2005 yılında skandalın medyaya yansımasıyla Tarım Bakanlığı iç piyasadan aldığı 80 bal örneğini analiz ettirdi ve 70 bal örneğinde nişasta şurubu buldu. Ne yazık ki Türkiye artık bal ihraç edemiyor. Şurup firmaları bu kez arıcılara yöneldiler. Üniversitelerden aldıkları ‘arı beslemede kullanılır’ raporlarıyla yılda 10 binlerce ton, F-85 ve F-45 nişasta bazlı fruktoz şuruplarını, arı yemi adıyla arıcılara servis ettiler. Ancak bu şuruplarla beslenen arılar ölmekteler. Halen yıllık 5 bin ton mısır şurubundan yapılan arı kekleri arıcıya servis edilmekte ve arılar ölmekteler. Diğer yandan iç piyasada mısır şurubunun bal diye pazarlanması o kadar kârlı ki, şurup erbapları her türlü yolu denemekteler. Şurubun kilosu bir lira mertebesinde, balın kilosu en az 8-10 lira. Yani şurubu bal diye satabiliyorsanız veya bala karıştırıp satabiliyorsanız kârınız 8-10 kat.” Hatırlayacaksınız, birkaç yıl önce İngiltere’de arılar ölmeye başlayınca “Arılar ölürse insanlık biter” denmişti. Bizde galiba zaten bitmiş. "


Bu arada, bal arılarının değişen çevre şartları, çevre kirliliği, radyasyon, bazı kimyasal ilaç ve kimyasal maddeler ve genleri değiştirilmiş mısır şerbeti ile beslenmeleri sonucu genetik değişime (uğradıkları) yolundaki haberi de hatırlayacaksınız.


Erciyes Üniversitesi Safiye Çıkrıkçıoğlu Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Silici, Kayseri'nin Bünyan ilçesinde arıcılık yapan İsmail Ulusoy'un kendisine mutasyona uğramış, sarı gözlü erkek arılar getirdiğini duyurmuştu.


Doç Dr. Sibel Silici, "Arılarda mutasyon sık gözlemlenirse önemli bir sorun var demektir. Arıların yok olmasıyla da ilişikli olarak, bu tür problemleri, radyasyon, küresel ısınma, zararlı tarım ilaçları ve genetiği değiştirilmiş gıda ve mısır şurubu gibi besinler ile ilişiklendirebiliriz. Özellikle genetiği değiştirilmiş mısırdan yapılan şerbetlerin arıların değişime uğramasında etkili olabileceğini düşünüyorum. " şeklinde konuşmuştu.


Vaziyet bu kadar ciddi iken, halkımızın, üzerine "ölü toprağı serpilmiş"cesine oturmasını beklememiz yanlış olur.

Yüzyıllar boyunca tatlı ihtiyacımızı, bal, pekmez gibi gıdalarla giderirken, reklamların da etkisiyle yapay tatlandırıcılara dönmüşüz.

Esmer ekmek yerine beyaz ekmek (francala), pekmez yerine şeker tüketmek şehirli ve varlıklı olmanın göstergesi haline getirilmiş.

Tamam, devletin bu konuda ciddi tedbirler almasını isteyelim ama biz de reklamların kölesi olmak yerine kaliteli bal ve pekmez tüketebilmek için birazcık araştırmacı olalım. Nasıl mı?

Kıymanın kilosunun 20 lira olduğu yerde, kilosu 5 liraya sucuk alınmazsa; balmumunun 19 lira olduğu yerde, kilosu 9 liraya bal alınmaz. Marketlerden aldığımız kavanoz balların da hakiki çiçek balı mı yoksa bal şurubu tebliğine göre üretilmiş olduğunu araştıralım.

Kafanız karışmasın: Meyve suyunda; meyvalı içecek, nektar, yüzde yüz meyve suyu gibi terimler kullanılıyorsa. Bal da da hakiki çiçek balı yanında katkılı bal da bulunuyor artık...


Son olarak TÜBİTAK'ın şekerde uyğulanabilecek marker'i belirleme çalışmasının hangi aşamada olduğunu soralım. Anlayan anlar...

Hiç yorum yok :