17.4.10

"Arılarla gelen şifa" haberi ve Apiterapi

Arıcı Metin'in değerli izleyicileri, Nisan ayı başında (6 Nisan) Hürriyet Gazetesi'nde "Arılarla gelen şifa" başlıklı haberde, İngiltere'de 12 yıldır MS hastası olan ve yatağa bağımlı yaşayan bir kadına arı sokması tedavisi uygulandığı ve hastanın artık yürüyebildiği" duyuruldu.

Habere göre, Çin'de çok uzun yıllar öncesine dayanan ve arıların sokmasına dayanan yöntem, İngiltere'de denendi ve 18 aylık tedavi sonucunda hasta tamamen iyileşti.
Bu haberin yeni bir keşifmiş gibi verilmesi, mesleği gazetecilik olan bizi üzdü. Niçin mi? Haberi yazan muhabirin, haberi gazetede yayınlayan editörün "Apiterapi"den habersiz olmalarıydı.
Arı zehiri ile MS hastalığını tedavi eden özel merkezlerin 8-10 yıldır Amerika'da faaliyet gösterdiği duyulmamış olabilir ama Apiterapi bilinmez mi?
Bilinmez... Bilinmez... Anadolu'da dedelerimizin nenelerimizin sülük tedavisine "kocakarı metodları" diye dalga geçenlerin şimdi batıda sülük tedavisi uygulayan özel merkezlerden haberlerinin olmadığı gibi;
Sivas Çermik kaplıcalarında, sedef hastalığını tedavi eden balıkların yurt dışına kaçırılarak özel merkezler kurulduğunu bilmedikleri gibi..
Ancak biz bunları bir kenara bırakalım ve "Apiterapi"den kısaca söz edelim.
APİTERAPİ
Apiterapi, arı ürünleri ile yapılan tedavi yöntemlerine verilen genel bir isimdir. Hastalıkları yalnızca arı ürünleriyle tedavi eden klinikler ve apiterapi merkezleri gitgide yaygınlaşmaktadır.
Henüz yurdumuzda pek bilinmese de, arı ürünleri ile yapılan tedavi amaçlı uygulamalar, bilimsel araştırmaların sonuçlarına dayanarak, apiterapi adı altında tıp dünyasında da genel kabul görmeye başlamıştır.
BAL
Balın besin içeriğinin insan sağlığına etkisinin yanısıra olağanüstü bir özelliği de vardır ki, bu özellik antimikrobiyal aktivitesidir. Balın bu özelliği nedeniyle Hipokrat zamanından beri hastalıklarda tedavi edici bir araç olarak kullanıldığı bilinmektedir
Bal, temas ettiği mikroorganizmaları öldürdüğü gibi içerisinde de barındırmamaktadır. Öyle ki Mısır piramitlerinde bulunan ve Postum'da M.Ö. 6. asra ait çömlekler, içindeki balların biraz katılaşmakla beraber vasıflarını hiç kaybetmemesi, balda mikroorganizmaların yaşayamadığını tarihi bir gerçek olarak göstermektedir.
Tıbbi literatürde, İngiliz ve Amerikan hastanelerinde birinci sınıf mikrop öldürücü olarak bal kullanıldığını, Almanya'da yara ve soğuk algınlıklarından kaynaklanan hastalıklarda, baldan bu yönü ile istifade edildiğini görmekteyiz.
Balın mide ve bağırsaklar üzerine olan iyileştirici etkisi yüzyıllardan beri bilinmektedir.
Bal yara ve yanıkların tedavisinde başarıyla kullanılabilir.
Bal kronik sindirim sistemi hastalıklarından özellikle peptik ülser ve hazımsızlığa, duodenal ülsere, çocuklarda ise bakteriyel gastroenteritis'e karşı etkili bir şekilde tedavi amacıyla kullanılmaktadır.
Bal antibakteriyel özelliği ile ağız, boğaz ve bronş enfeksiyonlarına karşı kullanılmaktadır.
Bal, şeker hastaları için, şekerli bir üründen daha iyidir. Balın daha az ünsilin içerdiği, ancak tüketildikten kısa bir süre sonra kandaki şeker oranının aynı veya biraz daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Balın ayrıca, böbrek fonksiyonlarını düzenleyici, uykusuzluğu giderici, ateş düşürücü etkileri bulunmakta, kalp, dolaşım sistemi hastalıkları, karaciğer rahatsızlıklarına karşı kullanılmaktadır. Nekahet durumundaki hastalara %20-40 ballı su solüsyonu enjekte edildikten sonra genel durumun iyileştiği bildirilmiştir.
ARI SÜTÜ
Arı sütü genel olarak vücutta hücre yenilenmesi, hücre üretimi ve metabolizması üzerinde etkili olduğundan organizmanın bütün dokularında canlılık ve bunun sonucunda sağlık, enerji, bağışıklık ve dinçlik meydana getirir. Bu yönüyle akla gelebilecek bütün sağlık problemlerinde önemli düzeyde motivasyon sağlar. Arı sütü kalp rahatsızlıklarından kansere kadar bir çok hastalıkta vücudu güçlendirmek, bağışıklık sistemini uyarmak amacıyla kullanılmaktadır. Özellikle yoğun antibiyotik kullanan radyoterapi ve kemoterapi olan hastalarda muhtemel karaciğer ve böbrek zararlarını önlemekte, fonksiyonlarını korumaktadır.
Arı sütü en fazla bronş astımı, damar sertliği, mide ve bağırsak hastalıkları, romatizma gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Bunların yanında yüksek tansiyonu önleyici, böbrek ve idrar yolu rahatsızlıklarını düzenleyici özelliği vardır.
Arı sütü zihinsel ve bedensel yorgunluklara, ciltteki kırışıklık ve sivilcelere karşı da etkili bir şekilde kullanılır.
Arı sütünün kandaki kolesterol, toplam lipid, fosfolipit, trigliserid seviyelerini düşürücü, tansiyon düzenleyici, damar genişletici aktivesi bulunmaktadır.
Insülin benzeri peptidleri içermesi nedeniyle hipoglisemik (kan şekerini düşürücü) ve immünolojik etkisi vardır.
Bunların yanısıra cilt ve saç hastalıklarında tedavi edici, cinsel fonksiyonları düzenleyici, hücre onarıcı ve gençleştirici etkileri bulunmaktadır.
Son yıllarda yapılan klinik çalışmalarda ise kemoterapi ve radyoterapi uygulanan lösemili çocuklarda arı sütünün canlı ağırlık artışıyla birlikte kandaki beyaz küre, nötrofil ve lenfositlerin artmasına neden olduğu saptanmıştır.
POLEN
Polenin insanlar tarafından ilk kullanımı Eski Çin, Pers, Mısır ve Yunanistan'da olmuştur.
Polen insan beslenmesi için çok büyük öneme sahiptir. Büyümeyi hızlandırıcı, yorgunluğu giderici, kansızlığı önleyici, metabolizmayı düzenleyici etkileri bulunur.
Tıpta ayrıca prostat hastalıklarının tedavisinde kullanıldığı belirtilmektedir.
Polenin insan ve hayvanları X ışınlarının zararlı etkilerinden koruduğuna dair bazı bilimsel çalışmalar da bulunmaktadır.
Aktivite artışı için ve özellikle sporcularda enerji kaynağı olarak kullanılır. İmmün sistemi güçlendirir. Anti-viral ve Anti-bakteriyel özelliklere sahiptir.
Alerjinin ve saman nezlesinin tedavisinde kullanılır.
Doğurganlığı arttırır.
Kolesterol oranını azaltabilir.
Menapozda, prostat hastalığında, böbrek yetmezliğinde iyileştiricidir.
Glikomia (anormal miktarda kanda şeker bulunması) lı, düşük hemoglobinli ve ülserli hastalar için uygulanan tedaviye yardımcı olur.
PROPOLİS
Propolis, sağlık için vücut yoluyla alınması gereken 22 besini bünyesinde taşıması açısından içinde bulunduğumuz yüzyılda keşfedilen mükemmel doğal ilaç olarak kabul edilmiş ve önem kazanmıştır. Propolis çok eski çağlarda ilk kez Yunanlılar tarafından keşfedilerek doğal bir antibiyotik olarak kullanılmıştır.
Propolisin, insan tüberküloz basilini de kapsayan gram pozitif basilluslara karşı antibakteriyel etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır.
Propolis spreylerinin solunum yoluyla alındığında romatizmaya ve astıma iyi geldiği, gut hastalığının tedavisinde ve sinirleri yatıştırmada kullanıldığı bildirilmiştir.
Bunların yanında propolisin beyin cerrahisinde kanamayı engellediği, yine %2'lik propolisin genel olarak merhemlerin antibakteriyel etkilerini artırdığı bildirilmektedir.
Propolisin bazı kanser türlerinde kullanımı yapısındaki cynamic asit ve terpenoidlerin sitotoksik activitesi ile ilgilidir. Bu yönüyle propolis, bağırsak, böbrek, meme, burun ve pharynx kanserinde başarılı bir şekilde kullanılmaktadır.
Propolisin antidiyabetik aktivitesi bulunmakta, ayrıca kapilleri güçlendirmekte, doku yenilenmesini sağlamakta, habis tümör hücrelerinin gelişimini engellemektedir.
Propolis doku yenileyici, bakterisid ve fungusid özelliği ile kozmetikte çeşitli kremlerin yapımında kullanılmaktadır.
Genel olarak tıpta kardiyovasküler ve dolaşım sistemi hastalıklarında, dermatolojide, doku yelinmesi, ülser, ekzema, yara ve yanırlara karşı, kanser tedavisinde, immun sistem ve sindirim sistemi hastalıklarında tedavi edici olarak, karaciğer rahatsızlıklarına karşı ise koruyucu olarak kullanılmaktadır.
Ayrıca propolisin anti imflamator özelliğinin olduğu, dermatitlere karşı antibakteriyel krem olarak kullanıldığı ve doku yenileme özelliğine sahip olduğu bildirilmektedir.
ARI ZEHİRİ
Arı zehirinin ilaç olarak kullanımı çok eskiye dayanmaktadır. M.Ö. 2000 yıllarına ait bir papirüste arı zehirinin tedavi maksatlı kullanımının delillerine rastlanmıştır. Dr.Foster tarafından Almanya'da geliştirilen ve 1935 yılında piyasaya sürülen arı zehri etken maddeli ürün olan Forapin günümüzde de hala kullanılmaktadır. Bu gelişmelere paralel olarak 1983 yılında Amerika'da Arı Ürünleriyle Tedavi Derneği kurulmuştur ve günümüzde de çalışmalarına devam etmektedir.
Bugün için arı zehiri tedavisi Çin, Japonya, Güney Kore, Rusya, Bulgaristan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya, Avusturya, Almanya, İsviçre ve Fransa'da kullanılmaktadır. Günümüzde 9 Avrupa ülkesinde arı zehiri içeren 22 farklı ürün kullanılmaktadır.
Arı zehirinin birçok rahatsızlığa iyi gelmesi nedeniyle üretimi ve tıpta kullanımı her geçen gün artmaktadır. Farmokolojik olarak arı zehiri kan dolaşımını artırıcı, bakteri öldürücü, radyasyona karşı koruyucu, tansiyon düşürücü etkileri ve bağışıklık sistemini aktive edici etkilere sahiptir. (Arı zehiri ile herhangi bir tedaviye başlamadan önce mutlaka arı zehiri alerji testi yaptırılmalıdır)
Romatoid artirid tedavisinde kullanılan ilaçların hammaddesi olarak, akut ve kronik yaralarda, yara izli dokularda, Multiple Sclerosis'te kullanılmaktadır.

Hiç yorum yok :