22.2.08

Susuzluk Kader mi?

Sevgili okurlar yazıma, Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını hatırlatmakla başlamak istiyorum. Gelişmiş ülkelerde fert başına düşen su miktarı 10 bin metreküpken bu rakam Türkiye’de 1.700 metreküptür….
Şimdi bu bilginin ışığında, geçtiğimiz yıl, Türkiye Büyük Millet Meclisinde su kaynaklarının tespiti ve bunların rasyonel kullanımıyla ilgili araştırma komisyonuna verilen bilgilere kısaca göz atalım…Komisyona DSİ Genel Müdürlüğü adına katılan Etüt ve Reklam Dairesi Başkanlığı İkinci Planlama Şube Müdürü Fatma Adıgüzel, Türkiye'nin ortalama 643 milimetre yağıştan yıllık 500 milyar metreküp suyu bulunurken, bunun yaklaşık yüzde 55'inin yani 274 milyar metreküpünün buharlaşıp yok olduğunu; Türkiye'nin elinde kalan 234 milyar metreküplük suyun 151 milyar metreküpünün denizlere boşaldığını, 75 milyar metreküp suyun ise komşu ülkelere aktığını bize 110 milyar metreküplük bir su kaldığını anlattı.
Adıgüzel, Türkiye'nin toplam potansiyelinin henüz yüzde 35 civarında bir miktarının geliştirebildiğini ve kullanıma sunabildiğini de açıkladı.
(Evet Sevgili Okurlar, Adıgüzel’in verdiği bilgiye göre; Türkiye’de suyun üçte ikisi boşa akıyor… Türkleri aşağılamak isteyen bir yabancı deyişini hatırlayın; “Su akar, Türk Bakar!”
Biz; incir çekirdeğini doldurmayan Sağ-sol, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik-dinci, Türban-başörtüsü kavgalarıyla bir birimizi yiyerek yıllarımızı tüketirken düşmanlarımız ellerini ovuşturup bizleri izliyor.)
Türkiye’nin nüfusu 70 milyon iken fert başına düşen su miktarı 1.700 metreküp… Peki nüfusumuz 80 milyona çıktığında ne olacak? Günlerimizi hiçbir şey yapmadan geçirmeye devam edersek fert başına düşen su miktarı 1.200-1.300 metreküpe düşecek!
Yazımızın başındaki soruyu tekrar soralım: “Susuzluk Kader mi?”
Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’un “Tarih tekerrürden ibarettir diyorlar. Ders alınsaydı tekerrür eder miydi hiç!” deyişinden yola çıkarak akla gelen önerilerimizi sıralayalım…
Bizlere (yani suyu kullanan vatandaşa) düşen görevi fazla anlatmaya gerek yok! Artık sık sık su tasarruf önlemleri hakkında bilgi veriliyor.. Çamaşır, bulaşık yıkarken, traş olurken, banyo yaparken, sifon çekerken, araba yıkarken neler yapacağımız anlatılıyor…
Benim bunlara ilave etmek istediğim bir şey var… Erkene alınmazsa önümüzdeki yıl yerel yönetim seçimleri yapılacak… Belediye başkan adaylarını dinlerken su tasarrufu konusuna en fazla önem verecek adayı seçme konusunda titiz olalım! Su kayıp ve kaçak oranına ilişkin istatistik rakamları ne demek istediğimi açıkça ortaya koyacaktır…

Su tasarrufu konusunda bireyler üzerine düşeni ne kadar yapar bilemem ama, bir ülkede kullanılan suyun yüzde 75’in tarımda ilkel metodlarla kullanılması; geri kalan yüzde 25’in de şehirlerde içme ve kullanma suyu olarak kullanılması (kayıp ve kaçağı unutmadan) ne kadar yanlışsa, bu yanlışa (bilinçli ya da bilinçsizce) göz yuman yerel yönetimler ve devlet de o oranda hatalıdır..
Şehirlerde su kayıp ve kaçağıyla uğraşmayan yerel yönetimler sorumludur ve onları seçenler olarak bizler de sorumluyuz…
Çiftçiye tarımsal destekleme verirken su tasarrufunu, damla sulamayı birinci kriter olarak almayan tarım bakanlığı ne kadar sorumluysa, o iktidarı başa getiren bizler de o kadar sorumluyuz.
Son olarak baraj ve göletlerimizden soz etmek istiyorum. Büyük şehirlerde oturan vatandaşlar, evlerinde suların kesilmesiyle bağlantılı olarak barajlardaki su seviyelerini gün gün takip eder oldular… O zaman bir bilgi daha vereyim. ABD’nde kişi başına 6 bin metreküp su depolanırken bu oran Türkiye’de kişi başına 1.500 metreküp…Susuzluğun kader olmasını istemiyorsak, anlamsız kavgaları bırakıp fertler ve ülke olarak üzerimize düşeni yapalım… Yoksa sadece bizler değil, gelecek nesillerimiz de ciddi tehdit altında kalacaktır…

Hiç yorum yok :