Değerli bal sevenler, ağzının tadını bilenler,
Yurdumuzdaki zengin bitki örtüsü, farklı iklim ve coğrafik özellikleri arıcılığa son derece elverişli bir ortam yaratmaktadır.
Arı yetiştiriciliği ve bal üretiminde temel etken olan coğrafyanın, iklim şartları ve ballı bitki florasının uygun olmasıdır. Dünyada mevcut olan ballı bitki tür ve çeşitlerinin % 75'inin Türkiye'de bulunması büyük bir doğal zenginliktir.
Arıcılık, yaklaşık, 140 bin sabit, 40 bin gezginci olmak üzere toplam 180 bin yetiştirici, 4 milyonun üzerinde koloni varlığı, 61 bin ton bal ve 4,5 bin ton balmumu üretimiyle ülke ekonomisine ciddi oranda katkı sağlamaktadır.
Buna rağmen Türkiye bal üretiminde dünyanın en başta gelen ülkelerinden değildir. Üstüne üstlük Avrupa Birliği, ihraç ettiğimiz bal içeriğinde naftalin kalıntıları bulunması nedeniyle, Türkiye'den bal ithalatına önemli ölçüde sınırlama getirmiştir. Hayali ihracat, zeytinyağına başka yağlar katmak gibi bal üretiminde kullanılmayacak maddelerin kullanılması da Türkiye'de arıcılığın gelişimini engellemektedir.
İsterseniz bunun nedenlerini araştıralım:
Önce iğneyi kendimize batırarak bal üreticilerinin hatalarından başlayalım;
Bilinçli üretim yapılmıyor. Hala bazı arıcılar arı kolonilerinin sağlığı, zararlılarla mücadele konularında bilinçli çalışma yapmıyor, lüzumsuz ve gereksiz kullanılan ilaçlar arı kolonisini tehlikeye attığı gibi balın kalitesinin düşmesine neden oluyor. En basitinden, mum güvesi ile mücadelede kullanılan naftalin, Avrupa Birliği'nce sağlığa zararlı kabul edilen kalıntılara neden oluyor ve Türkiye'nin ihracatına zarar veriyor. Peki Avrupa Birliği farkına varmasaydı bu zararlı kalıntılar içeren balları Türk halkı yemeye devam etmeyecek miydi?
İçimizdeki sahteciler… Doğanın bize ikramı bu büyük lezzeti aldığını zanneden vatandaşlar baldan uzaklaşıyorlar.
Yapay tatlandırıcılar…. Şeker ve glikoz kullanılarak üretilen sahte ballar ya da bal verimini arttırmak için sürekli şekerle beslenen arı kolonileri yok mu? Bir örnek vermek istiyorum. 2000 yılı başlarında Hürriyet Gazetesinin seri ilanları arasında, "Kestane balı imalatçıları için Kestane şekeri şerbeti!" ilanı yer almıştı. Şimdi düşünün. Sürekli kestane şekeri şerbeti ile beslenen kovandan aldığınız bala kestane balı mı diyeceksiniz?
Evet Şimdi de tüketiciye yönelik eleştirilere gelelim.
Kıymanın kilosu 12 milyon lira iken 6 milyon liradan sucuk aldığınız zaman sucuğun hileli olacağından eminsinizdir herhalde?
Peki kaliteli bir pekmezin kilosunun 8 milyon lira olduğu bir ülkede kilosu 6 milyon liraya bal aldığınızda hileli (ya da en azından katkılı) olduğunu düşünmeyecek misiniz?
Kilosu 7-8 milyon liradan çıtada bal satılıyor. Bu balı satan Market de kilo başı birkaç milyon (en az bir milyon) lira kazandığına göre, sizce o bal hakiki mi?
Bal üreticisini tanıyor musunuz? Bal hangi bölgede üretiliyor, bal üretilen bölgenin bitki yapısı nedir ve dolayısıyla üretilen balın aromatik yapısı ne olmalıdır?
Evet sevgili ziyaretçiler, ağız tadıyla bal yemek istiyorsanız gerçek bal üreticilerini teşvik etmeniz gerekir. Bunun da yolu biraz seçici olmak ve bala gerçek değerini vermekten geçer.
Bu konuda takıldığınız konular olursa mail atarak sorabilirsiniz. Ben de elimden geldiğince sorularınızı cevaplandırmaya çalışırım.
30.1.08
Bal alırken biraz dikkat!
Etiketler: Bal Tüketicisi
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
1 yorum :
Metin Bey, düzenli bir bal tüketicisi olarak yazılarınızı beğeniyle okudum. Ama sizden bir ricam olacak, bana Ankara'da hakiki bal alabileceğim birkaç yer onerebilir misiniz? Şimdiden teşekkür ediyorum.
Hakan Sadıkoğlu
sadikoglu2@gmail.com
Yorum Gönder